27 Aralık 2008 Cumartesi

YABANCILARIN JAPONLARA YAPTIĞI GAFLAR

YABANCILARIN JAPONLARA YAPTIĞI GAFLAR

Herkesin önünde burunlarını silmek veya sümkürmek. Eğer burnunuzu silmek isterseniz ayrılıp sildikten sonra geri dönün veya, özür dileyerek "Shitsureishimasu" yapın. Birisi ile konuşurken sakız çiğnemek. İş görüşmelerinde veya ilk defa tanıştığınız kişinin önünde bunu kesinlikle yapmayın. Ayaklarını sandalye veya masanın üzerine uzatmak. Ayakları ile bir Japon'a dokunmak (bu genelde Japon stili restoranlarda yemek yerken olur). Sürgülü kapıları ayak ile açmak. Toplum içinde öpüşmek. Yürüyerek yemek yemek. Bir Japonla konuşurken ona çok yaklaşmak. Japonlar selamlaşırken öpüşmek, sarılmak, ellemek yerine eğilerek selamlaşmayı ve birbirine fazla yaklaşmadan, dokunmadan konuşmayı tercih eder.

JAPONLARIN YABANCILARA YAPTIĞI GAFLAR

JAPONLARIN YABANCILARA YAPTIĞI GAFLAR

İlk defa tanıştığı bir yabancıya, adamın maaşı, veya kadının yaşı, medeni durumu, veya göğüs ölçüleri gibi oldukça kişisel sorular sormak. Sürekli olarak birinin ilk adı ile El sıkışırken karşısındakinin elini, ıslak bir balık tutarmış gibi, oldukça gevşek sıkmak ve uzun zaman bırakmamak. El sıkışmak Japonya'da yeni bir adet olduğundan birçok Japon hala alışamamıştır. Her karşılaştığı yabancının anadilinin İngilizce olduğunu zannetmek. Siz çok iyi Japonca bilseniz bile ısrarla İngilizce konuşup sizi İngilizcelerini geliştirmek için kullanmak. Özür dilerken gülerek ve eğilerek özür dilemek. Bu gülümseme aslında sıkıntılarını gizlemek içindir, fakat karşısındaki yabancı onu ciddiye almıyormuş zanneder.

Japonlarda Görgüsüzlük Olarak Kabul Edilenler

Hashiyi yiyecekler, özelliklede pilavın içine saplamak. Sadece cenaze törenlerinde buhurdanlığın önüne konulan pilavın içine hashi saplanarak koyulur. Hashinizi kullanmadığınız zaman hashiire'ye koyun. Tabak içindeki yiyecekleri karıştırmak için hashiyi kullanmak Yiyeceğiniz yemeği seçmek için hashiyi tabakların üzerinde havada gezdirmek. Tabaktaki yemeğin en lezzetli yerini bulmak için yemeği Hashi ile altüst etmek. Hashi elinizde olduğu halde tabağı tutmak. Hashiniz ile direk olarak başka birinin hashisine yiyecek vermek. Bu da sadece cenaze törenlerinde ölen kişinin kemiklerini bir kişiden diğerine verme için kullanılır. Hashi ile bir nesne veya bir kişiyi göstermek
Batıda yemek yerken ses çıkarmak görgüsüzlük kabul edilirken, Japonya'da noodle yerken höpürdetmek ayıp sayılmaz, tersine ne kadar höpürdetirseniz o kadar lezzetli olduğunu ifade eder. Yemek esnasında hemen çorbanızı içmeyin. Japonya'da yemekler genellikle hepsi bir arada gelir, o sebeple tüm yemeklerin gelmesini ve herkesin hazır olmasını bekleyin. Yemeğe başlarken "itadakimasu" bitirdiğinizde " gochisousama" deyin

Japonyada Yemekte

YEMEKTE:

Eğer bir Japon yemeği yiyorsanız büyük ihtimalle "hashi" ("Çubuk") ile yiyeceksinizdir. Hashiler masada "hashioki" (çubuk dayanağı) üzerine ve ucu sol tarafa gelecek şekilde yerleştirirler. Hashiyi sağ eliniz ile alıp ucunu sol elinizin avucunda sabitledikten sonra tutma pozisyonuna geçiniz. Hashiyi ortasından veya ince ucundan değil kalın ucuna yakın yerinden tutunuz.

Japonlarda YEMEKTE GÖRGÜ KURALLARI

YEMEKTE GÖRGÜ KURALLARI

Bir ülkenin adet ve görgü kurallarını bilmek, o ülkenin sosyal yapısı ve düşünce şeklini daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca büyük hatalar yapmanızın önüne geçecektir. Hele Japonya gibi gelenek ve göreneklerine oldukça bağlı, ve görgü kurallarına çok dikkat eden bir ülke için bazı temel Japon görgü kurallarını bilmek ve uygulamakta fayda vardır. Bu sebeple aşağıda bazı temel Japon görgü kurallarını tanıtacağız.

Japonlarda EV İÇERİSİNDE GÖRGÜ KURALLARI

EV İÇERİSİNDE GÖRGÜ KURALLARI

Japon evlerinin içine ayakkabı ile girmek çok büyük bir saygısızlıktır. Bu sebeple eve girince giriş kapısının önünde bulunan boşlukta ("Genkan") ayakkabılarınızı çıkarın ve ev sahibinin size vereceği terlikleri giyin. Tatami döşeli geleneksel Japon odalarına terlikler çıkarılarak girilir ve bu odaların kapı eşikleri ve tatamilerin kenarlarına basılmaz.Tuvalete girerken de ev içi terlikleri çıkartılarak sadece tuvalet için olan terlikler giyilir. Japon evlerinin içine ayakkabı ile girmek çok büyük bir saygısızlıktır. Bu sebeple eve girince giriş kapısının önünde bulunan boşlukta ("Genkan") ayakkabılarınızı çıkarın ve ev sahibinin size vereceği terlikleri giyin. Tatami döşeli geleneksel Japon odalarına terlikler çıkarılarak girilir ve bu odaların kapı eşikleri ve tatamilerin kenarlarına basılmaz.Tuvalete girerken de ev içi terlikleri çıkartılarak sadece tuvalet için olan terlikler giyilir. Kimono giyimi zahmet isteyen ve giyili iken hareketleri kısıtlayıcı bir kıyafettir. O sebeple kimono giyen bir bayandan dans etmek, hoplamak veya zıplamak gibi aşırı hareketler yapması için ısrarda bulunmayın.

Kimono'yu Oların güzelliklerinin bir parçası olarak görmeye çalışın. Hastane ziyaretleri esnasında küçük bir hediye götürmek normaldir, kesilmiş çiçek götürmenin de bir mahsuru yoktur fakat saksı içinde çiçek götürmek güzel karşılanmaz. Düğün ve partiler de düzgün giyinmek adettir. Sizi davet eden kişi "olduğun gibi gel" dese bile mutlaka düzgün bir kıyafetle gidin. Japonlar yeni yılda kutlama kartları gönderirler ("nengajo"), fakat eğer bir ailenin ferdi o yıl içinde ölmüş ise ona kart gönderilmez.

Japonlarda Telepati

TELEPATİ: Utangaç, sessiz olmak Japonya'da bir fazilet olarak görülür, özellikle söz konusu romantik duygular ise. Bir kişinin isteklerini açık olarak söylemesi en iyi şekli ile saflık en kötü şekli ile kabalık olarak karşılanır. Bunun sebebi ise teklifi yapacağınız kişiyi zor duruma düşürme ihtimalinizdir. Japonlar sessiz iletişime oldukça duyarlıdırlar. Bir şeyi açık olarak söylemek yerine usta ifadeler ile karşısındaki kişiye aktarırlar. Birçok Japon için iletişim kurmak için konuşmayı değil duyguları ve telepatiyi tercih ederler. Aynı şekilde karşısındaki kişinin kendini söz ile değil telepatik olarak anlamasını beklerler. Japonlar direk olara "hayır" demekten nefret ederler bunun yerine "kangaete mimasu" ("bu konuyu bir düşüneyim"), "zensho shimasu" ("bu konuda ne yapabileceğime bakacağım"), veya " saa...sore wa chotto..." ("hmm, sanırım bu pek kolay olmayacak") şeklinde sözler kullanırlar. Bu aslında nahoş durumlardan kaçınmak amacı ile yapılır, fakat her şeyi açık açık söylemeyi tercih eden batılılar tarafından oldukça sıkıcı olan bir durumdur. Bazen konuşma esnasında Japonlar bir anda kafalarını evet şeklinde sallayan dinleyici durumuna geçebilirler, bu konuşan kimsenin karşısındaki Japon'un her şeyi tasdiklediğini zannetmesine yol açabilir, fakat aslında tam tersi oluyor olabilir. Japonlar ile anlaşabilmek için sürekli olarak uyumlu ilişkiler kurmaya, tartışmalardan kaçınmaya ve onların duygularını antma biçimini anlamaya çalışmanız gereklidir. Unutmayın ki, o anlaşılmaz gülümsemenin arkasındaki Japon, bizler gibi bir insandır...

Japonlarda Üzüntü

ÜZÜNTÜ: Kızgınlık göstermek her ne kadar kötü ise, Japonların üzüntülerini ifade etmek için oldukça usta yolları vardır. Bir Japon'un toplumda yetişkin olarak kabul görmesi için acı ve üzüntüsünü hafif bir gülümsemenin arkasına gizlemesi gerekir. Buna "kao de warau kokoro de naku" (Yüzü gülüyor fakat kalbi ağlıyor). Erkeklerin üzüntülerini gizleme ve duygularını kontrol etmeleri beklenmesine rağmen bir erkeğin ağlaması doğal olarak karşılanabilir. Eğer yaşlar içinde ağlayan bir Japon görürseniz bu her zaman o kişin üzüntülü olduğu anlamına gelmez. Bu büyük bir mutluluk göstergesi de olabilir ve "ureshinaki" denir.

Japonlarda KIZGINLIK ve SİNİRLENME

KIZGINLIK, SİNİRLENME: Japonlar özellikle bir topluluk içinde karşısındakine kızsa bile çok nadir olarak açık olarak kızgınlıklarını gösterirler. Kendilerinin yüzde yüz haklı olduklarına inansalar bile karşısındaki kişiyi sakinleştirmek için özür dilerler. Bir kişinin sinirlenip kendini kaybetmesi çocukça kabul edilir, bu sebeple Japonların çoğu sinirlendiklerinde otomatik olarak sinilerini bastırmayı tercih ederler. İki kişi anlaşmazlık içine girer veya bozuşurlarsa bunu tartışarak veya beraber içki içmeye giderek dostluk çerçevesi içinde çözmeye gayret ederler.

JAPON GÜLÜŞÜ

JAPON GÜLÜŞÜ:

Mutluluk göz ve ağız ile yapılan hafif bir gülümseme ile ifade edilir. El, vücut ile veya yüksek ses ile mutluluk ifadesi göstermekten kaçının. Bununla birlikte mutluluk ifade eden gülümseme ile sıkıntı veya rahatsızlığı ifade eden gülümsemeyi birbirine karıştırmak çok kolaydır. Bu yüzden gülümseyen bir Japon'un her zaman mutluluk ifade etmeyebileceğini unutmayın.

Japonlarda DUYGU İFADELERİ

DUYGU İFADELERİ

Karşısındaki kişi ile konuşurken, karşısındaki ile çatışmaya girmemek ve uyum içinde olmak amacı ile Japonlar kendi görüş ve duygularını gizlerler ve dolaylı olarak kendilerini ifade ederler. Bu sebepten dolayı karşınızdaki şok edecek veya rahatsız edecek hareketlerden kaçının.

JAPONLARDA SELAMLAŞMA

JAPONLARDA SELAMLAŞMA :
Japonlar

Japonlar genelde selamlaşmak için ojigi (eğilerek yapılan Japon selamı) yaparlar. Ojigi dünyaca ünlü ve selam verirken, teşekkür ederken, ayrılırken veya özür dilerken kullanıldığından oldukça kullanışlıdır. "Günaydın" ("Ohayou"), "Merhaba" ("Konnichiwa"), "Teşekkür ederim" ("Arigatou"), "Allahaısmarladık-güle güle" ("Sayonara") veya "Özür dilerim-Pardon" ("Sumimasen") derken yapılır. Ojigi'de hafif bir baş eğmesinden, tüm vücudu 90 derece eğmeye varan değişik teknikler vardır. Eğer selamlaşma tatami üzerinde yapılıyorsa ojigi'den önce diz çömülür ve öyle yapılır. Esas olarak karşınızdaki sizden daha üst biri ise daha içten ve uzun yapılır. Buna rağmen, Japonlar yabancılardan uygun selam kuralları beklemediğinden dolayı hafif bir baş eğmek şeklinde selamlamanız yeterli olacaktır. Bu baş eğerek selamlama beceriksizce yapılan bir ojigi girişimi ile karşılaştırıldığında daha yerinde olur. Japonlar arasında el sıkışarak selamlaşmak çok nadir görülür, fakat yabancılar için Japonların el sıkmaları (oldukça acemice olsada) normal bir olaydır.

JAPON KÜLTÜRÜ

JAPON KÜLTÜRÜ

JAPONLARDA SELAMLAŞMA :
Japonlar

Japonlar genelde selamlaşmak için ojigi (eğilerek yapılan Japon selamı) yaparlar. Ojigi dünyaca ünlü ve selam verirken, teşekkür ederken, ayrılırken veya özür dilerken kullanıldığından oldukça kullanışlıdır. "Günaydın" ("Ohayou"), "Merhaba" ("Konnichiwa"), "Teşekkür ederim" ("Arigatou"), "Allahaısmarladık-güle güle" ("Sayonara") veya "Özür dilerim-Pardon" ("Sumimasen") derken yapılır. Ojigi'de hafif bir baş eğmesinden, tüm vücudu 90 derece eğmeye varan değişik teknikler vardır. Eğer selamlaşma tatami üzerinde yapılıyorsa ojigi'den önce diz çömülür ve öyle yapılır. Esas olarak karşınızdaki sizden daha üst biri ise daha içten ve uzun yapılır. Buna rağmen, Japonlar yabancılardan uygun selam kuralları beklemediğinden dolayı hafif bir baş eğmek şeklinde selamlamanız yeterli olacaktır. Bu baş eğerek selamlama beceriksizce yapılan bir ojigi girişimi ile karşılaştırıldığında daha yerinde olur. Japonlar arasında el sıkışarak selamlaşmak çok nadir görülür, fakat yabancılar için Japonların el sıkmaları (oldukça acemice olsada) normal bir olaydır.

DUYGU İFADELERİ

Karşısındaki kişi ile konuşurken, karşısındaki ile çatışmaya girmemek ve uyum içinde olmak amacı ile Japonlar kendi görüş ve duygularını gizlerler ve dolaylı olarak kendilerini ifade ederler. Bu sebepten dolayı karşınızdaki şok edecek veya rahatsız edecek hareketlerden kaçının.

JAPON GÜLÜŞÜ: Mutluluk göz ve ağız ile yapılan hafif bir gülümseme ile ifade edilir. El, vücut ile veya yüksek ses ile mutluluk ifadesi göstermekten kaçının. Bununla birlikte mutluluk ifade eden gülümseme ile sıkıntı veya rahatsızlığı ifade eden gülümsemeyi birbirine karıştırmak çok kolaydır. Bu yüzden gülümseyen bir Japon'un her zaman mutluluk ifade etmeyebileceğini unutmayın.

KIZGINLIK, SİNİRLENME: Japonlar özellikle bir topluluk içinde karşısındakine kızsa bile çok nadir olarak açık olarak kızgınlıklarını gösterirler. Kendilerinin yüzde yüz haklı olduklarına inansalar bile karşısındaki kişiyi sakinleştirmek için özür dilerler. Bir kişinin sinirlenip kendini kaybetmesi çocukça kabul edilir, bu sebeple Japonların çoğu sinirlendiklerinde otomatik olarak sinilerini bastırmayı tercih ederler. İki kişi anlaşmazlık içine girer veya bozuşurlarsa bunu tartışarak veya beraber içki içmeye giderek dostluk çerçevesi içinde çözmeye gayret ederler.

ÜZÜNTÜ: Kızgınlık göstermek her ne kadar kötü ise, Japonların üzüntülerini ifade etmek için oldukça usta yolları vardır. Bir Japon'un toplumda yetişkin olarak kabul görmesi için acı ve üzüntüsünü hafif bir gülümsemenin arkasına gizlemesi gerekir. Buna "kao de warau kokoro de naku" (Yüzü gülüyor fakat kalbi ağlıyor). Erkeklerin üzüntülerini gizleme ve duygularını kontrol etmeleri beklenmesine rağmen bir erkeğin ağlaması doğal olarak karşılanabilir. Eğer yaşlar içinde ağlayan bir Japon görürseniz bu her zaman o kişin üzüntülü olduğu anlamına gelmez. Bu büyük bir mutluluk göstergesi de olabilir ve "ureshinaki" denir.


TELEPATİ: Utangaç, sessiz olmak Japonya'da bir fazilet olarak görülür, özellikle söz konusu romantik duygular ise. Bir kişinin isteklerini açık olarak söylemesi en iyi şekli ile saflık en kötü şekli ile kabalık olarak karşılanır. Bunun sebebi ise teklifi yapacağınız kişiyi zor duruma düşürme ihtimalinizdir. Japonlar sessiz iletişime oldukça duyarlıdırlar. Bir şeyi açık olarak söylemek yerine usta ifadeler ile karşısındaki kişiye aktarırlar. Birçok Japon için iletişim kurmak için konuşmayı değil duyguları ve telepatiyi tercih ederler. Aynı şekilde karşısındaki kişinin kendini söz ile değil telepatik olarak anlamasını beklerler. Japonlar direk olara "hayır" demekten nefret ederler bunun yerine "kangaete mimasu" ("bu konuyu bir düşüneyim"), "zensho shimasu" ("bu konuda ne yapabileceğime bakacağım"), veya " saa...sore wa chotto..." ("hmm, sanırım bu pek kolay olmayacak") şeklinde sözler kullanırlar. Bu aslında nahoş durumlardan kaçınmak amacı ile yapılır, fakat her şeyi açık açık söylemeyi tercih eden batılılar tarafından oldukça sıkıcı olan bir durumdur. Bazen konuşma esnasında Japonlar bir anda kafalarını evet şeklinde sallayan dinleyici durumuna geçebilirler, bu konuşan kimsenin karşısındaki Japon'un her şeyi tasdiklediğini zannetmesine yol açabilir, fakat aslında tam tersi oluyor olabilir. Japonlar ile anlaşabilmek için sürekli olarak uyumlu ilişkiler kurmaya, tartışmalardan kaçınmaya ve onların duygularını antma biçimini anlamaya çalışmanız gereklidir. Unutmayın ki, o anlaşılmaz gülümsemenin arkasındaki Japon, bizler gibi bir insandır...

EV İÇERİSİNDE GÖRGÜ KURALLARI

Japon evlerinin içine ayakkabı ile girmek çok büyük bir saygısızlıktır. Bu sebeple eve girince giriş kapısının önünde bulunan boşlukta ("Genkan") ayakkabılarınızı çıkarın ve ev sahibinin size vereceği terlikleri giyin. Tatami döşeli geleneksel Japon odalarına terlikler çıkarılarak girilir ve bu odaların kapı eşikleri ve tatamilerin kenarlarına basılmaz.Tuvalete girerken de ev içi terlikleri çıkartılarak sadece tuvalet için olan terlikler giyilir. Japon evlerinin içine ayakkabı ile girmek çok büyük bir saygısızlıktır. Bu sebeple eve girince giriş kapısının önünde bulunan boşlukta ("Genkan") ayakkabılarınızı çıkarın ve ev sahibinin size vereceği terlikleri giyin. Tatami döşeli geleneksel Japon odalarına terlikler çıkarılarak girilir ve bu odaların kapı eşikleri ve tatamilerin kenarlarına basılmaz.Tuvalete girerken de ev içi terlikleri çıkartılarak sadece tuvalet için olan terlikler giyilir. Kimono giyimi zahmet isteyen ve giyili iken hareketleri kısıtlayıcı bir kıyafettir. O sebeple kimono giyen bir bayandan dans etmek, hoplamak veya zıplamak gibi aşırı hareketler yapması için ısrarda bulunmayın.

Kimono'yu Oların güzelliklerinin bir parçası olarak görmeye çalışın. Hastane ziyaretleri esnasında küçük bir hediye götürmek normaldir, kesilmiş çiçek götürmenin de bir mahsuru yoktur fakat saksı içinde çiçek götürmek güzel karşılanmaz. Düğün ve partiler de düzgün giyinmek adettir. Sizi davet eden kişi "olduğun gibi gel" dese bile mutlaka düzgün bir kıyafetle gidin. Japonlar yeni yılda kutlama kartları gönderirler ("nengajo"), fakat eğer bir ailenin ferdi o yıl içinde ölmüş ise ona kart gönderilmez.

YEMEKTE GÖRGÜ KURALLARI

Bir ülkenin adet ve görgü kurallarını bilmek, o ülkenin sosyal yapısı ve düşünce şeklini daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca büyük hatalar yapmanızın önüne geçecektir. Hele Japonya gibi gelenek ve göreneklerine oldukça bağlı, ve görgü kurallarına çok dikkat eden bir ülke için bazı temel Japon görgü kurallarını bilmek ve uygulamakta fayda vardır. Bu sebeple aşağıda bazı temel Japon görgü kurallarını tanıtacağız.

YEMEKTE:

Eğer bir Japon yemeği yiyorsanız büyük ihtimalle "hashi" ("Çubuk") ile yiyeceksinizdir. Hashiler masada "hashioki" (çubuk dayanağı) üzerine ve ucu sol tarafa gelecek şekilde yerleştirirler. Hashiyi sağ eliniz ile alıp ucunu sol elinizin avucunda sabitledikten sonra tutma pozisyonuna geçiniz. Hashiyi ortasından veya ince ucundan değil kalın ucuna yakın yerinden tutunuz.

AŞAĞIDA YAZILANLAR GÖRGÜSÜZLÜK OLARAK KABUL EDİLİRLER:

Hashiyi yiyecekler, özelliklede pilavın içine saplamak. Sadece cenaze törenlerinde buhurdanlığın önüne konulan pilavın içine hashi saplanarak koyulur. Hashinizi kullanmadığınız zaman hashiire'ye koyun. Tabak içindeki yiyecekleri karıştırmak için hashiyi kullanmak Yiyeceğiniz yemeği seçmek için hashiyi tabakların üzerinde havada gezdirmek. Tabaktaki yemeğin en lezzetli yerini bulmak için yemeği Hashi ile altüst etmek. Hashi elinizde olduğu halde tabağı tutmak. Hashiniz ile direk olarak başka birinin hashisine yiyecek vermek. Bu da sadece cenaze törenlerinde ölen kişinin kemiklerini bir kişiden diğerine verme için kullanılır. Hashi ile bir nesne veya bir kişiyi göstermek
Batıda yemek yerken ses çıkarmak görgüsüzlük kabul edilirken, Japonya'da noodle yerken höpürdetmek ayıp sayılmaz, tersine ne kadar höpürdetirseniz o kadar lezzetli olduğunu ifade eder. Yemek esnasında hemen çorbanızı içmeyin. Japonya'da yemekler genellikle hepsi bir arada gelir, o sebeple tüm yemeklerin gelmesini ve herkesin hazır olmasını bekleyin. Yemeğe başlarken "itadakimasu" bitirdiğinizde " gochisousama" deyin

JAPONLARIN YABANCILARA YAPTIĞI GAFLAR

İlk defa tanıştığı bir yabancıya, adamın maaşı, veya kadının yaşı, medeni durumu, veya göğüs ölçüleri gibi oldukça kişisel sorular sormak. Sürekli olarak birinin ilk adı ile El sıkışırken karşısındakinin elini, ıslak bir balık tutarmış gibi, oldukça gevşek sıkmak ve uzun zaman bırakmamak. El sıkışmak Japonya'da yeni bir adet olduğundan birçok Japon hala alışamamıştır. Her karşılaştığı yabancının anadilinin İngilizce olduğunu zannetmek. Siz çok iyi Japonca bilseniz bile ısrarla İngilizce konuşup sizi İngilizcelerini geliştirmek için kullanmak. Özür dilerken gülerek ve eğilerek özür dilemek. Bu gülümseme aslında sıkıntılarını gizlemek içindir, fakat karşısındaki yabancı onu ciddiye almıyormuş zanneder.

YABANCILARIN JAPONLARA YAPTIĞI GAFLAR

Herkesin önünde burunlarını silmek veya sümkürmek. Eğer burnunuzu silmek isterseniz ayrılıp sildikten sonra geri dönün veya, özür dileyerek "Shitsureishimasu" yapın. Birisi ile konuşurken sakız çiğnemek. İş görüşmelerinde veya ilk defa tanıştığınız kişinin önünde bunu kesinlikle yapmayın. Ayaklarını sandalye veya masanın üzerine uzatmak. Ayakları ile bir Japon'a dokunmak (bu genelde Japon stili restoranlarda yemek yerken olur). Sürgülü kapıları ayak ile açmak. Toplum içinde öpüşmek. Yürüyerek yemek yemek. Bir Japonla konuşurken ona çok yaklaşmak. Japonlar selamlaşırken öpüşmek, sarılmak, ellemek yerine eğilerek selamlaşmayı ve birbirine fazla yaklaşmadan, dokunmadan konuşmayı tercih eder.

11 Aralık 2008 Perşembe

Bazı Kanji Örnekleri

Bazı Kanji Örnekleri

Japonca bazı kelime ve cümlelerin telaffuzunu dinlemek isterseniz Sesli Japonca Pratik sayfamızda bulabilirsiniz.

TürkçeRomanjiKanji

JaponyaNihon

JaponcaNihongo

KanjiKanji

ÜniversiteDaigaku

TokyoTokyoo

GramerBunpo

BenWatashi

AnneHaha

BabaChichi

ÇocukKo

BayanOnna

ErkekOtoko

GörmekMi

SıcakAtsui

SoğukSamui

KarYuki

TürkçeRomanjiKanji

PazartesiGetsu-yobi

SalıKa-yobi

ÇarşambaSui-yobi

PerşembeMoku-yobi

CumaKin-yobi

CumartesiDo-yobi

PazarNichiyobi

TürkçeRomanjiKanji

Birİçi

İkiNi

ÜçSan

DörtShi

BeşGo

AltıRoku

YediShichi

SekizHachi

DokuzKyu

OnJu

Kanji Nedir ?

Kanji (漢字, かんじ, Çin Harfi anlamında): Çince yazı karakterlerine Japonca'da verilen isim. Japonca'ya Çince yazının gelişi üzerine farklı teoriler varsa da en kabul göreni 5. yy'da Budist rahipler tarafından getirilen Çince yazılı Budizm metinleri ile geldiği şeklindedir. Çince karakterler Japonca diline girdiğinde Çince'deki okunuşu (On 音, おん) ve karakterlerin kelime anlamlarının Japonca'da önceden beri kullanılan söylenişi (Kun  訓, くん) olarak genellikle ikili bir telaffuza sahip oldu. Bu harflerin hızlı yazımı iki diğer Japonca harf dizisi olan Hiragana (平仮名, ひらがな) ve Katakana (片仮名, カタカナ) dizilerini doğurdu.

Yakın dönemde Japonya'daki dil reformları ile kanji kullanımı isimler, sıfat ve fiil kökleri ile sınırlanarak biçimleri sadeleştirildi. Sayıları onbinleri bulunan karakterlerin en çok kullanılan 1945 adedinin oluşturduğu Günlük Kullanım Kanjileri (常用漢字, じょうようかんじ, Jooyoo Kanji) ve bu listeye ek olarak kişi isimlerinde kullanılmak üzere 983 karakterlik bir Kişi Adları Kanjileri (人名用漢字, じんめいようかんじ, Jinmeiyoo Kanji) listeleri resmi olarak kabul edildi.

Kanji Çin anlamına gelen Kan ve karakter anlamına gelen Ji kelimelerinin birleşimiyle Çin karakteri demektir. Japonca'ya Çince'den geçen kanjiler yüzyıllardan beri Japonca’da kullanılmaktadır ve Japonca’nın yapısına, gramerine ve telaffuzuna göre birçok değişikliğe uğramıştır. Meiji dönemimi (1868-1912) başlangıcından II. Dünya Savaşı sonuna kadar Japonca’da 3600 kadar kanji kullanılmaktaydı. 1981 yılında Japonya Eğitim Bakanlığı temel eğitimde ve yayınlarda kullanılacak temel 1945 kanji belirleyerek kullanılan kanjilerin sayısını sınırlandırmıştır.

En kapsamlı Kanji sözlüğü olan Dai-kanwa Jiten ( Büyük Kanji Sözlüğü) yaklaşık olarak 50.300 kanji karakter içermektedir. Fakat bunların büyük bir kısmı günlük yaşamda ve yazışmalarda kullanılmamaktadır. Japonya Milli Eğitim Bakanlığı 1945 Kanji karakterini resmi olarak kabul etmiştir. Belirlenen bu kanjiler Jooyoo Kanji olarak tanımlanmaktadır ve en çok kullanılanlardır. Temel 1000 kanji bilgisiyle gazetelerde kullanılan kanjilerin yaklaşık olarak % 90 ‘ını anlamak mümkündür.

Çoğu kanji karakterinin “on” ve “kun” olarak tanımlanan iki çeşit okunuşu vardır. “on” okunuş kanjinin Çince telaffuzunu “kun” ise Japonca telaffuzunu göstermektedir. Kanjilerin Latin harfleriyle yazılışı ise Romanji olarak adlandırılmaktadır. Radikal (bushu) kanjilerin genel karakterini ifade etmektedir. 200 civarında radikal bulunmaktadır. Radikaller kanjilerin kökünü ifade ettiği söylenebilir ve bilinen kanjilerden yola çıkarak bilmediğiniz kanji karakterlerini radikalleriyle tahmin edebilirsiniz. Birden fazla kanji bir araya gelerek farklı anlamla sahip olabilir.

Katakana Tablosu

Katakana (片仮名, カタカナ): Japonca hece dizisi. Kanji adı verilen Çince yazı karakterlerinin bir parçasının kullanılmasıyla oluştu. Daha çok rahipler tarafından kullanılageldi. Japonya'daki dil reformları ile yabancı kökenli kelimelerin yazımında kullanılmaya başlandı.

Katakana
aiueoヤ yaユ yuヨ yo
kakikukekoキャ kyaキュ kyuキョ kyo
saşisusesoシャ şaシュ şuショ şo
taçitsutetoチャ çaチュ çuチョ ço
naninunenoニャ nyaニュ nyuニョ nyo
hahifuhehoヒャ hyaヒュ hyuヒョ hyo
mamimumemoミャ myaミュ myuミョ myo
ya yu yo
rarirureroリャ ryaリュ ryuリョ ryo
wawi wewo
n
gagigugegoギャ gyaギュ gyuギョ gyo
zajizuzezoジャ jaジュ juジョ jo
da(ji)(zu)dedoジャ (ja)ジュ (ju)ジョ (jo)
babibubeboビャ byaビュ byuビョ byo
papipupepoピャ pyaピュ pyuピョ pyo

Ayrıca sadeleştirme sonrası kullanımdan kalkan ヰ=(w)i ve ヱ=(w)e diye iki harf daha bulunurdu.

Hiragana Tablosu

Hiragana (Jap: 平仮名, ひらがな): Japonca hece dizisi. Kanji adı verilen Çince yazı karakterlerinin hızlı yazımından oluştu. Daha çok kadınlar tarafından kullanılageldi. Japonya'daki dil reformları ile kelime köklerine getirilecek eklerde, Kanji yazımı zor olan harflerin yazımında kullanılmaya başlandı.

Hiragana
aiueo(ya)(yu)(yo)
kakikukekoきゃ kyaきゅ kyuきょ kyo
saşisusesoしゃ şaしゅ şuしょ şo
taçitsutetoちゃ çaちゅ çuちょ ço
naninunenoにゃ nyaにゅ nyuにょ nyo
hahifuhehoひゃ hyaひゅ hyuひょ hyo
mamimumemoみゃ myaみゅ myuみょ myo
ya yu yo
rarirureroりゃ ryaりゅ ryuりょ ryo
wawi wewo
n
gagigugegoぎゃ gyaぎゅ gyuぎょ gyo
zajizuzezoじゃ jaじゅ juじょ jo
da(ji)(zu)dedoぢゃ (ja)ぢゅ (ju)ぢょ (jo)
babibubeboびゃ byaびゅ byuびょ byo
papipupepoぴゃ pyaぴゅ pyuぴょ pyo

Ayrıca sadeleştirme sonrası kullanımdan kalkan ゐ=(w)i ve ゑ=(w)e diye iki harf daha bulunmaktaydı.

Japonya'da Hava Ulaşımı

Hava ulaşımı, Japonya Hava Yolları tarafından sağlanmaktadır. En önemli hava limanları olan Tokyo ve Osaka milletlerarası hava alanlarıdır. Târifeli sefer yapılan 71 havaalanı vardır.

Japonya'da Deniz Ulaşımı

Deniz ulaşımı, ada devleti olduğu için gelişmiştir. Birçok limandan dünyânın her tarafına seferler düzenlenmektedir. Ticâretin büyük kısmı deniz ticâret filosuyla sağlanmaktadır.

Japonya'da Ulaşım

Ulaşım: Japonya’daki karayollarının toplam uzunluğu 1.098.900 kilometredir. Bu yolların ancak % 65’i asfalttır. Demiryollarının uzunluğu ise 26.000 km civârındadır. Demiryolu ulaşımı Japonya’da kara ulaşımından daha önemli rol oynamaktadır. Sür’at ve yer altı trenleri meşhurdur.

Deniz ulaşımı, ada devleti olduğu için gelişmiştir. Birçok limandan dünyânın her tarafına seferler düzenlenmektedir. Ticâretin büyük kısmı deniz ticâret filosuyla sağlanmaktadır.

Hava ulaşımı, Japonya Hava Yolları tarafından sağlanmaktadır. En önemli hava limanları olan Tokyo ve Osaka milletlerarası hava alanlarıdır. Târifeli sefer yapılan 71 havaalanı vardır.

Japonya'da Ticâret

Ticâret: Japonya elde ettiği sanâyi ürünlerinin büyük miktarını ihraç etmektedir. Ticâretin büyük bir kısmını deniz yoluyla gerçekleştiren Japonya’nın en önemli ürününü % 30’luk bir oranla makinalar meydana getirir. Bunu demir ve çelik mâmülleri, pamuk ürünleri, taşıma araçları, gemi, optik cihazlar, ham ipek, cam, porselen, oyuncak, elektronik araçlar ve balık mâmulleri tâkip eder.

İthal ettiği ürünlerin başında petrol gelir. Bunu demir cevheri, buğday tâkip eder. Bunların yanında ham pamuk, yün, kauçuk, ham maddeler ve kereste de ithal eder.

Dünyânın hemen hemen bütün ülkeleriyle ticâret yapar. En fazla ticâreti ABD ve Kanada ile olup bunu Asya ülkeleri tâkip eder.

Japonya Sanâyisi

Sanâyi: Japonya dünyânın üçüncü sanâyi ülkesidir. Sanâyisi daha çok ağır sanâyi üzerinde toplanmıştır. Başlıca sanâyi tesisleri gemi, otomobil, elektronik ve optik cihaz, lokomotif, uçak, kimyâ ve her çeşit makina îmal eden fabrikalardır. İş gücünün % 26’sı sanâyi kesiminde çalışmaktadır. Japon sanâyi kuruluşları doğudaki Kanto Ovasından Kiyusiyu’ya kadar uzanan bir kuşak üzerinde yer alır. Bu bölgede üç sanâyi merkezi vardır. Bunlar Keihin bölgesi, Hanshin bölgesi ve Chukyo bölgesidir. Keihin bölgesi, Tokyo, Yokohama ve Kawasaki şehirlerini içine alır. Hanshin bölgesi Osaka, Hyogo ve Kyoto şehirlerini içine alır. Chukyo bölgesi ise Nagoyo şehri ile koyu çevresini içine alır. Savaştan sonra gelişen Japonya sanâyi merkezleri, denizden kazanılmış topraklar üzerine kurulmuştur.

Japonya'da Balıkçılık

Balıkçılık: Japonya’nın dört tarafı denizlerle çevrili olması sebebiyle, balıkçılık gelişmiştir. Çok iyi donatılmış modern gemileriyle hemen hemen dünyânın her tarafında balık avı yapar. Yılda ortalama olarak tutulan 15 milyon ton balık, ülkede tüketilir ve çok az miktarı ihraç edilir. Balık üretimi bakımından dünyâda birincidir. Fakat Japon balıkçılığı son yıllarda gerilemiştir.

Japonya'da Ormancılık

Ormancılık: Ormanlar Japonya’nın toplam arâzisinin üçte ikisini kaplar. Bu ormanlar ülkenin temel inşâat malzemesini, kâğıt üretimi için gerekli kâğıt hamurunun büyük bir kısmını sağlayan başlıca kaynağı teşkil eder. Ormancılık ve kerestecilik sanâyiinde çalışanların toplamı dört milyon civârındadır. Fakat son yıllarda artan talep karşısında kereste ithal etmek zorunda kalmıştır. Kereste ithali petrolden sonra ikinci sırayı almaktadır.

Japonya'da Hayvancılık

Hayvancılık: İyi mer’aların azlığı, hayvancılığın nisbeten küçük çapta kalmasına sebep olmuştur. Çiftliklerde sığır, koyun ve tavuk yetiştirilir. Bunların sayısı az olmasına rağmen, elde edilen ürün çoktur.

Japonya'da Tarım

Tarım: Nüfûsun büyük kısmının şehirlerde oturmasına rağmen, tarım Japonya ekonomisinin önemli bir kısmıdır. Toplam arâzinin ancak % 16’sı ekilebilir. Japonya’da tarım çok modern usullerle yapılmaktadır. Yetişen ürünlerin başında pirinç gelir. Pirinç üretimi ortalama 15.000.000 tondur. Pirinçten sonra ençok buğday, arpa, darı, şekerpancarı, patates ve fasulye yetiştirilir. Ayrıca tütün, pamuk, çay ve bunun yanında büyük bir kısmını ihraç ettiği çok çeşitli meyveler de yetiştirilmektedir.

Japonya Nüfus ve Sosyal Hayat

Nüfus ve Sosyal Hayat

Japonya’nın nüfûsu 127.214.499 (10. büyük ülke) olup, dünyâ sıralamasında nüfus fazlalığı yönünden yedinci sırayı alır. Yüzölçümünün az olması sebebiyle nüfus yoğunluğu çok fazladır. Halkın % 77’si şehirlerde yaşar. Şehirlerde yaşayan halkın % 58’i Tokyo, Osaho ve Nagoya’da toplanmıştır. Nüfûsu milyonu aşan yedi büyük şehir vardır. Bunlardan başşehir olan Tokyo, 8.323.699 nüfûsa sâhiptir.

Japonya Doğal Kaynaklar

Doğal Kaynaklar

Bitki örtüsü ve hayvanlar: Japonya’nın tabiî bitki örtüsü ile ormanlar, topraklarının % 70’ini teşkil etmektedir. Meşe, kâfuru ve bambu ağaçlarından meydana gelen subtropikal ormanlar, güneyde yer alır. Bu kesimin kuzeyinde ise, geniş yapraklı ağaçlardan müteşekkil ormanlar vardır. Bu ormanlarda; huş, kayın, meşe, kavak ve akağaç vardır.

Japonya’da en popüler ağaç türü, Hokkaido hâriç hemen hemen ülkenin her yerinde yetişen ve“sugi” veya Japon sediri denilen ağaçtır. “Hinoki” denen Japon selvisi ile “Akamutsu” denilen Japon kızılçamı Sugi’den sonra en çok yetişen ağaçların başında gelmektedir.

Mâdenler: Japonya mâden kaynakları bakımından çok fakir olup, sanâyii beslemek için gerekli mâdenlerin çoğuna sâhip değildir. Japonya’da az miktarda kömür, kurşun, çinko, arsenik, bizmut, pirit, kükürt, kireç taşı, barit, silis taşı, feldspat, dolamit ve alçı taşı yatakları vardır. İhtiyaçlarını dışardan alır.

Japonya Fiziki Yapısı

Fiziki Yapı

Japonya, Hokkoida, Honshu, Shikoku ve Kyushu isimli dört ana adadan ve sâhil çizgisi açığında yüzlerce küçük adadan ibârettir. Japonya topraklarının % 80’i dağlıktır. Ülkede hâlen 60 faal, 165 sönmüş yanardağ bulunmaktadır. Ülkenin en meşhur dağı 3776 m yüksekliğindeki Fuji’dir. Bu dağ zarif görünüşü ve muhteşem güzelliği ile dünyâca meşhurdur. Ülkenin dörtte biri yanardağ döküntü ve külleriyle kaplıdır. Başlıca yanardağ bölgeleri Hokkaido, Honşu’nun kuzey ve orta kesimleriyle Kiyusiyu’nun güneyidir.

Japonya’da çok miktarda akarsu bulunur. Bu akarsular uzunluğu kısa ve süratli akışa sâhiptirler. Ayrıca bol miktarda krater gölleri vardır. En büyük gölü Biwa Gölüdür.

Japonya’nın topografik görüntüsü, bâzan çok güzel, bâzan da çok korkunç manzaralarla doludur. Karlarla beslenen dağ gölleri, kayalık boğazlar ve gürültülü nehirler, sarp dağ zirveleri ve şahâne şelâleler turistleri cezbeden dünyâca meşhur yerlerdir.

Japonya Tarihi

Japonya Tarihi
Japonya’nın ilk sakinlerinin Doğu Asya ve Güney Pasifik adalarından gelen göçmenler olduğu sanılmaktadır. Japon halkının atalarının şimdi Yamato ırkı diye bilinen ve M.S. 3 ve 4. asırda savaşçı kabîleler ve klanlar üzerine giderek üstünlük kuran aynı ırka âit insanlar olduğu zannedilmektedir.

Dördüncü yüzyılın sonunda Japonya ve Kore Yarımadasındaki krallıklar arasında temas kurulmuştu. Bu târihten sonra Japonya’da Çin’in kültür etkileri görüldü. Önce Konfüçyüs dîni ve sonra Budizm, Hindistan, Çin, Kore yoluyla 538 yılında buraya girmişti.

Ülkenin ilk ve devamlı hükûmet merkezi 8. yüzyılın başında Nara’da kuruldu. 710 ile 784 yılları arasında 74 sene bu imparatorluk devâm etti. 794 yılında ise Kyoto’da yeni bir hükûmet merkezi kuruldu. Burası bin yıl kadar imparatorun oturduğu yer olmuştur. Başkentin Kyoto’ya taşınması, 1192 yılına kadar devam etmiş olan Heian devrinin başlangıcı olmuştur.

1185 yılında Danoura Savaşında Minamotolar rakip Taira Kralını yok ederek gâlip gelmişlerdir.

Minemotoların iktidârı ele geçirmesi, Shogun denilen askerî liderler idâresi altında yedi asırlık bir feodal hâkimiyet devrinin başlangıcı olmuştur. 1192 yılında Minamotolar hükûmet merkezini Tokyo yakınındaki Kamakura’ya kurdular.

1213 yılında iktidar Minamotolardan, 1333 yılına kadar askerî yönetimi sürdüren Hogoların eline geçti. Bu dönemde Moğollar, 1274 ve 1281 yıllarında olmak üzere iki defâ Kuzey Kyushu’ya saldırdılar. Her iki savaşta başarılı olamayan Moğollar, ayrıca meydana gelen tayfunların tesiri ile Japonya’dan çekildiler.

1333 ile 1338 yılları arasında görülen kısa süreli imparatorlukları, Ashikaga Takauji tarafından Kyoto’da Muromachi’de kurulan yeni bir askerî yönetim tâkip etti. Bu kurulan hükûmet 1338’den 1578’e kadar iki yüz yıldan fazla bir süre devâm etmiştir.

On altıncı yüzyılda Avrupalılar Japonya topraklarına ayak bastılar. Bu arada misyonerler, Hıristiyanlığı burada yaymaya çalıştılar. Bunun üzerine Japon liderleri Hıristiyanlığın ve batı düşüncelerinin Japonya için zararlı olacağına inandıkları için Hollanda ve Çin tüccarı hâric olmak üzere bütün yabancıların Japonya’ya girişini yasakladılar. İki buçuk yüzyıl süresince Hollandalı tüccarların bulunduğu bu küçük ada, Japonya ile dış dünyâ arasında tek temas noktası olmuştur.

1853 yılında Amerikalı Komodor Matthev C.Perry dört gemiden meydana gelen donanmasıyla Tokyo Körfezine girmiş, ertesi yıl tekrar Japonya’ya gelerek, Japonları kendi ülkesiyle bir dostluk anlaşması imzâlamaya iknâ etmiştir. Bu anlaşmayı, aynı yıl içinde Rusya, Büyük Britanya veHollanda ile imzâlanan anlaşmalar tâkip etmiştir. Bu anlaşmalar dört yıl sonra ticâret anlaşmalarına dönüşmüştür.

Tokogaua Shogunluğunun derebeylik sistemi 1867 yılında yıkılmasına kadar geçen on yıllık süre içinde büyük bir karışıklık hüküm sürmüş ve 1868 yılında Meigi döneminin tekrar teşkilâtlanmasıyla bütün hâkimiyet yeniden imparatorun eline geçmiştir.

İmparator Meigi’nin idâresinde japonya, batıda gelişmesi yüzyıllar süren şeyleri kısa bir sürede başarmaya koyulmuş, modern sanâyileri, politik kuruluşları ve modern bir toplum modeli ile modern bir millet meydana getirmiştir. Japonya 1894-1895 yıllarında Çinlilerle, 1904 ve 1905 yıllarında da Ruslarla savaşmıştır. Japonya her iki savaşı da kazanarak 1875’te Rusya’ya verdiği Sahalin Adalarını geri almış, Formosa ve Kore’yi ele geçirmiş ve Mançurya’da bâzı çıkarlar elde etmişti. 1920 yılında Japonya, Anglo-Japon Birleşmesi kararları gereğince Birinci Dünyâ Harbine girmişti.

1937’de Japonya-Çin Savaşı başladı. Birinci Dünyâ Harbinde Almanlara karşı savaşan Japonya, 1939’da Almanya ve İtalya ile askerî bir ittifak kurdu ve 7 Aralık 1941’de Hawai Adalarına baskın yaparak Amerikan donanmasını yok etti. Savaşın ilk yıllarında üstün görünen Japonlar, sonraki yıllarda ağır kayıplara uğradılar. Amerikan uçaklarının 6 Ağustos 1945’te Hiroshima ve 9 Ağustosta Nagasaki’ye attıkları atom bombaları İkinci Dünyâ Savaşının netîcesini belli etmişti. 14 Ağustos 1945’te kayıtsız şartsız teslim olmayı kabul eden Japonya ile 2 Eylül 1945’te resmî teslim anlaşması imzâlandı.

Yedi yıl sonra, 1951 yılı Eylül ayında Japonya 48 devletle San Francisko’da Barış Antlaşmasını imzâladı. 1952 yılı Nisan ayında yürürlüğe giren bu anlaşma ile Japonya tekrar istiklâlini kazandı. 1956 yılında ise Japonya 80. devlet olarak Birleşmiş milletlere tam üyeliğe kabul edilmiştir.

Bağımsızlığını kazandıktan sonra büyük bir ekonomik gelişme ile bugünkü refah düzeyine ulaşmış ve teknik ve bilimde çok ileri gitmiş olan Japonya, hemen hemen bütün dünyâ pazarlarını ele geçirmiş bir devlettir. Liberaller İkinci Dünyâ Savaşından bu yana iktidardadır.

1926’da tahta geçen İmparator Hirohito, 7 Ocak 1989’da öldü. Yerine büyük oğlu Prens Akihito tahta geçti ve 1990 Kasım ayında taç giydi.